elektrik port üyelik servisleri elektrik port üyelik servisleri

Denizaltında Telefon Görüşmesi Yapılabilir mi?

Bir denizaltının içinde olduğunuzu ve bir telefon görüşmesi yapmak istediğinizi düşünün. Sizce bu mümkün olur muydu? Yüzeyin onlarca metre altında dünya ile iletişimi sağlamak için ELF ve VLF yöntemlerini kullanan denizaltıların bunu nasıl gerçekleştirdiğinin detayları makalemizde.



A- A+
06.12.2018 tarihli yazı 9341 kez okunmuştur.

Cep Telefonu İşe Yarar mı?

Dünya üzerindeki telefon aramalarının ve kısa mesajların ulaşabileceği belki de en son yer bir denizaltıdır. Yüzeyde seyrederken dahi karaya yakın olmadıkları sürece denizaltılarda cep telefonlarını kullanmak pek mümkün değildir. Çünkü cep telefonları baz istasyonlarına ve radyo kulelerine yeterince yakın olmadıklarında herhangi bir iletişim sağlayamazlar. Cep telefonu sinyalleri için çok yüksek frekans (800-1900 MHz) radyo dalgaları kullanılır.
 
 

Teorik olarak bir cep telefonunun iletişim işlevini yerine getirebilmesi için en yakın sinyal kaynağına (baz istasyonu, kule, anten vs.) kuş uçuşu 72 kilometreden uzak olmaması gerekir. Bu sinyaller tuzlu deniz suyu ile karşılaştığında işlevini yitirir. Dolayısıyla hem mesafe hem de su altı derinliği söz konusu olduğunda cep telefonları tamamen işlevsiz hale gelmektedirler.


 

Kullanılan Yöntemler

Denizaltılar , işlevleri ve tasarım amaçları gereği tespit edilme riskini en aza indirmek zorundadırlar. Bu sebeple genel şartlarda 60 ile 100 metre arası bir derinlik aralığında hareketlerini gerçekleştirirler. Uzun yıllardır denizaltılarda iletişim için çok düşük frekans (Exremely Low Frequency-ELF) ve düşük frekans (Very Low Frequency-VLF) yöntemleri kullanılıyor. Bu frekanslar 300 hertz ile 30 kilohertz arasında değişen değerleri kapsıyor.
 
 
Bu frekansların temel kullanım sebebi ise deniz suyu içerisinde uzun mesafeleri katedebiliyor olmalarıdır. Fakat bu yöntem, dakikada birkaç bitlik veriyi transfer edebilecek şekilde oldukça kısıtlı bant genişliklerinde iletişime imkan vermektedir. Buna ek olarak iletişimin sağlanması için denizaltının büyük anten iletkenlerine ve düşük seyir hızlarında ilerlemeye ihtiyacı vardır. Acil durumlarda ve yüksek hızlarda iletişim için olumsuz durumlar beraberinde gelir.

Yapılan  Araştırmalar
 
Son yıllarda araştırmacılar bu zorlu iletişim problemi üzerine farklı denemeler ve çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bunlardan en çok dikkat çeken iki yöntem Kuantum Anahtar Dağıtımı (Quantum Key Distribution-QKD) ve Yüzer İstasyonlar çalışmalarıdır.

Kuantum Anahtar Dağıtımı (QKD)
 
Bu yöntem kuantum mekaniklerine dayalı olarak güvenli biçimde iletişimi ve veri aktarımını sağlayabiliyor. Üstelik bunun için karada bulunan herhangi bir kule veya antene yaklaşma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Ayrıca denizaltının seyir hızını düşürmeye gerek duyulmuyor. Bu araştırmanın başında bulunan Dr. Marco Lanzagorta’ya göre QKD bir çift güvenlikli anahtar oluşturmaya yarayan bir protokol.
 

Klasik bilgi dağıtımında kullanılan bitler 1’ler ve 0’lardan oluşurken kuantum bilgisinin temeli kübit adı verilen temel parçalardan oluşur. Bu kübitler 1’ler veya 0’lar olabilirken bunların süperpozisyonları da olabilir. Dolayısıyla klasik bilgi aktarımına göre daha karmaşık ve güvenlidir.
 
·      
         Yüzer İstasyonlar
 
Lockheed Martin tarafından geliştirilen ve çalışmaları devam eden bu yöntem ile bir denizaltı herhangi bir başka gemi veya denizaltı ile bilgi ağı üzerinden haberleşebiliyor. Kendi aralarında bir yerel ağ kurulmasına dayanan bu yöntemde denizaltından yüzeye salınan haberleşme istasyonları bulunuyor. Üç farklı tasarımda hazırlanan cihazların ikisi denizaltına bir kablo ile bağlıyken diğeri herhangi bir bağ içermiyor.
 

 

Denizaltıyla fiziksel bağı bulunan istasyonlar, fiber optik kablolar ile denizaltındaki iletişim merkezine bağlı durumdadır ve diğer deniz araçları ile iletişim sağlayabilmek için uydulardan yardım alıyor. Bağlı olmayan tasarımda ise kullanılacak olan cihaz havadan denize bırakılıyor ya da denizaltıdan suya salınıyor. Her üç tasarımda da cihaz kendini yokedilebilir şekilde tasarlandı.
 

Kablosuz versiyonun şarjı 3 güne kadar dayanabiliyor ve şarjı bittiğinde kendini imha ediyor. Bu tasarımların asıl amacı metin mesajları iletmek olsa da sesli mesajların iletilmesi testlerinde de kablolu modellerde başarı elde edildi. Kablosuz model üzerinde geliştirmeler ise devam etmekte.

Yazar: Bedirhan Şen


Kaynak:

►Howstuffworks
►Naval Technology
►Wired

 
Bedirhan  ŞEN Bedirhan ŞEN Yazar Hakkında Tüm yazıları Mesaj gönder Yazdır



Aktif etkinlik bulunmamaktadır.
ANKET
Endüstri 4.0 için En Hazır Sektör Hangisidir

Sonuçlar