elektrik port üyelik servisleri elektrik port üyelik servisleri

Yeşil Finansman |
Sürdürülebilir Kalkınma Sürecinde Finansal Bir Araç

Yeşil finansman, özellikle düşük karbonlu ekonomiye geçiş, yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulumu, enerji verimliliği uygulamaları, çevre dostu ulaştırma sistemleri ve kaynak verimliliği gibi alanlara yönelik yatırımların desteklenmesini amaçlamaktadır. Peki ülkemizde bu konuda hangi çalışmalar yürütülmektedir. Detaylar içeriğin devamında...



A- A+
25.07.2025 tarihli yazı 145 kez okunmuştur.
Küresel iklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi ve çevresel bozulmalar, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, çevresel ve sosyal fayda üreten yatırımların finansmanında kullanılan mekanizmalar giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu çerçevede ele alınan yeşil finansman, çevresel sürdürülebilirliği önceleyen yatırımlara fon sağlayan finansal yöntemlerin bütününü ifade etmektedir.

Yeşil finansman, özellikle düşük karbonlu ekonomiye geçiş, yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulumu, enerji verimliliği uygulamaları, çevre dostu ulaştırma sistemleri ve kaynak verimliliği gibi alanlara yönelik yatırımların desteklenmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda yeşil finansman yalnızca bir çevresel araç değil; aynı zamanda ekonomik büyüme ile çevresel koruma arasındaki dengenin kurulmasında etkin bir rol oynamaktadır.




Uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan tanımlamalara göre yeşil finansman, çevresel faydalar üretmeyi hedefleyen yatırımların finansal kaynaklara erişimini kolaylaştıran ve çevresel riskleri minimize eden bir çerçevede değerlendirilmelidir. OECD (2017), yeşil finansmanı iklim değişikliği ile mücadelede gereken yatırımların mobilizasyonunu sağlayan finansal akışlar olarak tanımlamaktadır.

Yeşil finansman kapsamında kullanılan araçlar arasında yeşil tahviller (green bonds), yeşil krediler, sürdürülebilirlik endeksli finansmanlar, karbon piyasaları ve kamu destekli hibe programları yer almaktadır. Yeşil tahviller, gelirlerinin tamamı çevresel projelerde kullanılmak üzere ihraç edilen borçlanma araçları olup, ilk kez 2007 yılında Avrupa Yatırım Bankası tarafından piyasaya sunulmuştur. Yeşil krediler ise kredi sağlayıcının, kredinin yalnızca çevre dostu yatırımlarda kullanıldığını doğruladığı kredi türleridir. Bu tür finansman modelleri, özellikle enerji verimliliği projeleri gibi kısa geri dönüş süreli ve çevresel faydası yüksek yatırımlar için öncelikli tercih edilmektedir.


 

Türkiye özelinde değerlendirildiğinde, yeşil finansman alanındaki uygulamalar son yıllarda ivme kazanmıştır. Paris İklim Anlaşması’nın 2021 yılında onaylanması ve 2053 yılına kadar net sıfır emisyon hedefinin ilan edilmesi, bu alandaki politika yapım sürecini hızlandırmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan “Türkiye'de Yeşil Finansman Altyapısının Geliştirilmesi Raporu” (2022), finans sektörünün iklim risklerine karşı dirençli hale getirilmesini hedeflemektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye Sürdürülebilir Finans Taksonomisi çalışmaları, Avrupa Birliği Taksonomi Regülasyonu ile uyumlu bir sınıflandırma sisteminin ulusal ölçekte inşasını hedeflemektedir.

Borsa İstanbul tarafından oluşturulan “BIST Sürdürülebilirlik Endeksi” ve yeşil sukuk uygulamaları, sermaye piyasaları aracılığıyla yeşil yatırımların finansmanında önemli adımlar olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca TÜBİTAK tarafından yürütülen 1832 kodlu “Sanayide Yeşil Dönüşüm Destek Programı”, üretim sektöründe çevresel etkilerin azaltılması yönündeki yatırımlara doğrudan finansman sağlamaktadır.



Yeşil finansman, yalnızca çevresel bir politika aracı değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirlik açısından da stratejik bir konudur. Enerji verimliliği uygulamaları sayesinde işletmelerin enerji maliyetlerinde düşüş sağlanmakta, aynı zamanda çevre mevzuatına uyum kolaylaşmakta ve yatırımın finansal geri dönüş süresi kısalmaktadır. Bununla birlikte, yeşil finansman araçlarını kullanabilmek için şeffaf raporlama, üçüncü taraf doğrulama ve çevresel etki analizlerinin yapılması gerekmektedir. Bu durum, yatırımcı güvenini artırmakta ve finansman maliyetlerini azaltmaktadır.

Ancak mevcut durumda yeşil finansman uygulamalarının yaygınlaşmasının önünde bazı yapısal engeller bulunmaktadır. Bunlar arasında sınırlı teknik kapasite, düşük farkındalık düzeyi, proje doğrulama süreçlerindeki yetersizlikler ve finansman erişimindeki zorluklar yer almaktadır. Bu sorunların aşılması için kamu-özel sektör iş birliğinin artırılması, finans kuruluşlarının yeşil ürünler geliştirmeye teşvik edilmesi ve taksonomi sistemlerinin uygulamaya geçirilmesi önem arz etmektedir. Sonuç olarak, yeşil finansman, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada etkin bir finansal enstrüman olarak ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de bu alanda atılacak adımlar, çevresel performansın artırılmasının yanı sıra küresel finans piyasalarına entegrasyonun güçlendirilmesine de katkı sağlayacaktır.


Kaynakça

► OECD (2017). Investing in Climate, Investing in Growth. Paris: OECD Publishing.
► World Bank (2021). Green Finance Progress Report. Washington, DC.
► TCMB (2022). Türkiye’de Yeşil Finansman Altyapısının Geliştirilmesi Raporu.
► T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (2024). Yeşil Mutabakat Eylem Planı Uygulama Raporu.
► TÜBİTAK (2024). 1832 - Sanayide Yeşil Dönüşüm Destek Programı Kılavuzu.
► Borsa İstanbul (2023). Yeşil Tahvil Rehberi ve Sürdürülebilirlik Endeksleri.
► EBRD (2023). Green Economy Transition Approach 2021–2025.

Gülmisar TAŞKIN Gülmisar TAŞKIN Yazar Hakkında Tüm yazıları Mesaj gönder Yazdır



Aktif etkinlik bulunmamaktadır.
ANKET
Endüstri 4.0 için En Hazır Sektör Hangisidir

Sonuçlar