Akademisyenlerin Bilgi Paylaşımı

16-20 Eylül 2008 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesinde uluslararası bir seminer yapıldı. Seminere Berlin Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendiliği ev sahipliği yaptı. Mısır, Suudi Arabistan, Alman ve Türklerden oluşan geniş bir akademik kadro ve sektör uzmanları seminere katıldı.


Seminerin açılış konuşmasını yapan Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü sayın Prof.Dr. İsmail Yüksek, günümüzde enerji krizinin yaklaştığını, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmanın aynı zamanda dünya barışına katkıda bulunacağının altını çizdi. Dünya sorunlarına çözüm üretebilmek için uluslarası akademik işbirliklerine ihtiyaç duyulduğunu rüzgar, güneş ve ısı depolama sistemlerinin modernleşmesi gerektiğini belirtti. Berlin Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi makine mühendisliği bölümünün bu alanda ortak bir çalışma yapmalarından duyduğu mutluluğu anlattı.


Berlin Üniversitesini temsil eden Prof.Dr.Felix Ziegler ise 27 bin öğrencisi olan Üniversitelerinde 600 e yakın Türk gencinin okuduğunu belirtti. Enerji üretimi için ilk defa mimarlar ve mühendislerin bir arada çalıştığını ve bu sayede çok öenmli teknolojilere olanak sağlandığını belirtti.


Federal Almanya Başkonsolosluğunda İş servisleri başı olarak görev yapan Peter von Wesendonk ise, yaptığı konuşmada, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan Istanbul da Boğazı seyrederken dakika başı geçen petrol tankerlerinin, dünyanın vahim petrol sorununu çok açık ortaya koyduğunu ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anladığını belirtti.


Seminer sırasında Yıldız Enerji Ev projesi ile ilgili bilgi veren Projenin başkanı Prof. Dr. Olcay Kıncay ise Davutpaşa Yerleşkesinde monte edilen iki katlı toplam 46 m2 konteynerde üretilen güneş enerjisi ile kız yurdunun sıcak su ihtiyacının karşılandığını , ayrıca doğal gaz kazanı ile birliket çalışan sıstma sisteminin de güneş enerjisi ile beslendiğini anlatmıştır. Ekip güneş pilleri de ilave ederek elektrik ihtiyacının da aynı sistemle karşılanmasını planlamıştır. Bu proje ile Yüksek Lisans ve lisans çalışmaları ile sektör uzmanlarına yeni çözümler sunulacaktır.


Keyifle izlediğimiz bu çalışmaları dinlerken, radyoda duyduğumuz haberlere göre Almanya da nükleer enerji santralleri çevresinde (5 Km) yakınında oturanlar üzerinde yapılan araştırmalara göre Lösemi ve kanser vakalarının % 80 arttığını öğrendim. Bu arada son üç yılda Amerika'ya hiç nükleer santral yatırımı yapılmadığı da ortaya çıktı. Acaba biz bu durumda neden nükleer santral yatırımı için çok istekliyiz diye bir soru geldi aklıma. Benzer yatırım planları kanserojen madde yayan çimento üretimini Türkiye'ye kaydırmaya çalışan, Avrupalı dostlarımız tarafından da geçmiş yıllarda gündeme gelmişti. Acaba benzer bir yanı var mıydı?